15 Temmuz 2010 Perşembe

Şu İlişkileri Rahat Bıraksak Ya...

Uzun zamandır şöyle bakıyorum yazılanlara... Özellikle de Twitter’ı düzenli olarak kullanmaya başladığım zamandan bu yana... En çok ilgimi çeken şey ağırlıklı olarak ilişkiler hakkında yazılması... Buna karşı değilim kesinlikle. Birazdan ben de bu konuyla ilgili ahkam keseceğim zaten. Yeni bitmiş ilişki acısıyla veya sinirle yazılanlar dışında genelde de doğru yapılan tespitler. Bu doğruluk her iki cins için de geçerli. Ayırım yapmıyorum bu konuda.

Bahsetmek istediğim aslında bu ahkam kesmelerin son derece mantıksız olduğu... Şahsen bu doğru dediğim tespitleri yapan kişilerin bir ilişki yaşamadığını ya da bir ilişkiden çıkıp belli bir atlatma sürecini aşmış kişiler olduğunu düşünüyorum. Okumayı söktüğümden bu yana geçen 19 yıllık süre zarfında bu konu hakkında yazılıp çizilen bir sürü kadın-erkek dergilerine, gazetelerin cumartesi ve pazar eklerine ve kitaplara şahit oldum; okuma gerektirmeyen dizilerde de aynı durum söz konusu. Bu 19 yıllık sürecin dışında da yıllardır insanlık bu konuyla uğraşmıştır. Nitekim hala sürmeyen evlilikler, ilişkiler hayatımızda yer almaktadır. Üstüne yazılan çizilen şeyler daha da fazlalaşmaya başlamıştır. İşe yaramayan bir şeyi inatla, neden bu kadar uzattığımızı da anlayabilmiş değilim... İşe yaramıyorlar, yaramayacaklar da... Yaramamasının nedeni de tespitlerin yanlış olması vs. değil. Cevap çok basit aslında: Yapılan tespitler mantıklı; yani ilişki yaşayan hiç kimse, ilişki sırasında mantığını kullanmıyor... İlişki dediğimiz şeyi kontrol eden tek şey duygular ve buna bağlı iç güdülerdir. Zaten mantığı devreye sokup bir şeylere cevap aramaya başladığımızda ilişkinin sıçış dönemi başlıyor... Bu yüzden istediğimiz kadar mantıklı çıkarımlar yapalım; elde edeceğimiz tek şey koca bir hiç olacaktır...

Bu konu hakkında benim ne düşündüğüme gelelim… Açıkçası aşk bana göre bir mücadeledir. Bunu her şekilde algılayabilirsiniz. İster bir oyun, ister bir savaş… Ben aşkı, Pat Benatar Ablamız’ın da zamanında Love Is A Battlefield şarkısında da dediği gibi bir savaş olarak kabul ediyorum.

Peki hangi durumlarda biter; hangi durumlarda devam eder?

- Bu, tarafların yenişemediği, dengeli bir mücadele olmalıdır… Taraflardan biri, diğerine ezici bir üstünlük sağlayıp dengeyi bozarsa biter.

- Taraflardan en az biri, bu mücadeleden yorulup teslim bayrağını çekerse biter…

-Her iki taraf da mücadele etmeyip barış içerisinde yaşamak gibi sessiz bir anlaşmaya bürünürse ilişki yine devam eder. Bu şu demektir: “Aşk sevgiye dönüştü” ya da “Heyecanı bitti ama alışkanlıklar var.”…

- Taraflardan en az biri bu mücadeleyi, bokunu çıkarıp hırsa dönüştürürse; işte o zaman nefret işin içine girer…

- Bazen mücadele durur, bir süre ateşkes halinde devam edilir; ama bu bir süre sonunda taraflardan biri, mücadeleyi tekrar başlatır ve o şekilde devam eder… İşte bunu sağlayabilirseniz de aşkınız devam eder…

Bu konuda kestiğim ahkam budur… Kimine göre doğrudur, kimine göre yanlıştır.. Herkes kendi ilişkisine göre çıkarım yapar. Ne kadar yaşadıklarımızı sadece bize özel sansak da insanların yaşadıklarının çok da farklı olmadığını düşünürsek bu çıkarımları genele de vurabiliriz ki öyle de yapıyoruz… Yarın öbür gün bir ilişki yaşıyorken söylediğim veya okuduğum hiçbir şey umrumda olmayacak… Hatta öyle ki *Ulen hani böyle demiştin; şimdi ne yapıyorsun tırt insan.* diyen iç sesim, sesini bana duyuramayacak…

İşte bu yüzden tamamen duyguların hakim olduğu bir olay hakkında mantık yürütmek zaman kaybından başka bir şey değildir. Ancak sinir atıp anlık rahatlama söz konusudur. Ben ilişkilerin rahat bırakılması ve zamanı gelince de gözümüzü karartıp sonuna kadar yaşanması gerektiğini düşünüyorum ki zaten öyle oluyor… Ayrıca bütün bu mantıksal çıkarımların kaynağı atlatma sürecinde yaşanılanların yoğunluğuna göre çekilen acıdır. Bunun da yaşanması gerektiğini benim gibi birçoğunuz da biliyor zaten…