14 Haziran 2013 Cuma

Oy Vermek Bir Şeyleri Değiştirseydi Yasaklanırdı...


Şimdi bir an için okulda olduğunuzu düşünün. Her şey iç güveysinden hallice... Bir şekilde yuvarlanıp gidiyorsunuz. Ama canınızı sıkan şeyler de yok değil... 

Bir tane eleman okulda ağa gibi dolaşıyor, istediği öğrenciye istediği zulmü yapıyor. Astığım astık, kestiğim kestik modunu açmış kafasına göre takılıyor. İdare hiçbir şekilde ses çıkarmıyor. 

Herkes bir nevi sinmiş durumda...

Bir gün bu elemanın zorbalığı, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı olan bu yerde size ya da bir arkadaşınıza rastlıyor. Zaten en başından beri rahatsız olduğunuz bu duruma artık daha fazla dayanamayacağınızı düşünüyorsunuz. Vücudunuzun her bir parçasına kadar bir cesaret yayılıyor ve bu elemana herkesin içerisinde kafa tutuyorsunuz.

Eleman önce hiç beklemediği bu çıkış karşısında bocalıyor; ondan sonra bu bocalama  hali, insanlar üzerinde kurmuş olduğu baskının sarsılma ve gücünü kaybetme korkusu ile bir anlık sinirle karşılık vermeye hazırlanıyor...

Siz, eleman ve etraftaki diğer herkes durum değerlendirmesi yapıyor kısa bir anlığına...

Siz gözünüzü karartmışsınız ve sonuna kadar gitmeyi göze almışsınızdır artık...

Eleman sizdeki cesareti ve bu cesarete destek vermeye hazır etraftaki insanları görüyor... Bir çıkış yolu arıyor...

Etraftaki herkes ise sizinle sonuna kadar gitme konusunda hemfikir... 

Bu düşünme anı sona erdiğinde bu eleman bulduğu çıkış yolunu size sunuyor: Çıkışa gel... Şurada şu saatte... 

Şimdi hamle sırası sizde...

1. Elinize geçen bu fırsatı kullanıp o elemana hemen orada haddini bildirdiğinizde tamamen saf dışı bırakacaksınız. Ve o andan itibaren kimse üzerinde herhangi bir baskı kuramayacak, haksızlık yapıp, istediği gibi dolanamayacak... 

Ve bilecek ki ne zaman bunu yapsa artık cesaretle karşısına dikilip, haddini bildirecek çok fazla kişi olacak... Yönetim bile okulu yönetmesi gerektiği gibi yönetecek... Evet belki bu eleman sizi tek başınıza yakalayıp, daha avantajlı bir şekilde karşınıza dikilecektir... Ama artık en ufak bir olayda sizi destekleyecek birçok kişi çıkacaktır. Kazandığınız cesaret de cabası... Eleman ise bir daha buna cesaret etmeden önce düşünecektir. Bir yerden sonra yenilgiyi kabul edecektir...

2. Hayatınız boyunca düzgün yaşamaya çalışmış, belli kurallar koymuşsunuzdur kendinize ve lafta değil gerçekten delikanlısınız. O adamın oraya çok daha avantajlı geleceğini biliyorsunuz. Ve buna rağmen o teklifi kabul eder ve orada halletmeyip o çıkışa giderseniz kaybettiğiniz an olacaktır. 

Az önce size destek verecek olan hiç kimseyi yanınızda bulamayacaksınız. En fazla birkaç arkadaş... Ama oraya ne şekilde giderseniz gidin dezavantajlı olacaksınız. Ve kaybedeceksiniz. Hem de kısa süreli bir kayıp değil... Eskisinden daha kötü durumda bulacaksınız kendinizi... Daha sinirli daha öfkeli hale gelen bu eleman okulda kurduğu baskıyı daha da arttıracaktır... Zaten rahatsız olduğunuz durum daha da rahatsızlaşacaktır. Ayrıca okul yönetimi de çıkışta olanlardan sizi sorumlu tutacaktır... 

Ve hiçbir zaman kendinizi affetmeyeceksiniz... Ara ara, "Elimden geleni yaptım." yalanı ile kendinizi avutmaya çalışacaksınız. Yaptığınız hatadan dolayı kendinize duyduğunuz o kızgınlık, hayatınız boyunca kan lekesi gibi orada duracak...

3. Eğer ne orada bir şey yapıp ne de o çıkışa gitmezseniz sadece o elemana karşı değil, kendiniz dahil herkese kaybetmiş olacaksınız. Artık yalnız olacaksınız. Ve pişmanlık dediğimiz o lanet duygu hayatınız boyunca kan lekesi gibi hep orada duracaktır.

Yazıyı okurken hangi seçimi yaptığınızı tahmin etmek çok zor değil... Bazı şeylerin örneğin bir yazıda daha kolay olduğunu da biliyorum... Ama zaten kafa tuttuk artık biraz daha sabrederek, biraz daha fedakarlık yaparak bu işi kararlılıkla istediğimizi alana kadar sonuna kadar götürmemiz gerekiyor... 

Referandumu neden mi kabul etmiyorum? Etmiyorum değil edemiyorum...

Çünkü içinde bulunduğumuz şartlarda yapılacak referandum; o elemanın bizi okul çıkışına çağırması demektir... 

Başlık olarak kullandığım Emma Goldman'ın sarf etmiş olduğu cümle sadece bu şartlar altında değil genel olarak da bize yol göstermelidir. 

Hakkımızı mı aramak istiyoruz?

O zaman çıkmış olduğumuz yoldan geri dönmeyeceğiz, dönmemeliyiz de...

Bunun tek yolu var: Doldurduğumuz meydanları boşaltmamalıyız...